Narin cinayetinde düğümler çözülmeye başladı. Dün gözaltına alınan 24. Kişi itirafta bulunarak “Narin’in amcasının çuval içinde cesedi kendisine verdiğini ve para karşılığında Narin’in cansız bedenini dereye gömdüğünü ve oradan da evine gittiğini” söyledi.
Bu insan görünümlü canavar, daha sonra köylü ile birlikte Narin’i arama çalışmalarına katıldığını, hatta Narin’in katili olduğu neredeyse kesinleşmiş olan cani amcanında bu aramalara katıldığını anlatmış.
Adli otopsi raporu tamamlanan Narin, bugün doğduğu köy de toprağa verildi. Cenaze namazı güvenlik gerekçesiyle komşu köy de kılınan yavrucağız doğduğu ama büyümesine izin verilmeden hayattan kopartıldığı köy mezarlığına defnedildi.
Olayın adli ve kriminal boyutu tüm çıplaklığıyla gün yüzüne çıkacaktır. Aslında öğrenmemiz ve bilmemiz gerekenler zaten ortaya çıktı.
Gülen fotoğrafı ve başına gelen acı olay ile tüm Türkiye’yi yasa boğan Narin kızımız için günlerdir yüreğimiz dağlandı. Narin, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde küçücük bir köy de, ismini dahi anmayacağım o ailenin kızı olarak dünyaya geldi ancak yaşadığı, yaşatıldığı acı olayla birlikte artık tüm Türkiye’nin hatta vicdanı olan tüm insanlığın kızı olarak göçtü bu dünyadan.
İtirafta bulunan, gözaltında ki 24. Kişinin itirafında kurduğu cümleleri okuduğumda müthiş bir dehşete düştüm!
Bir insan düşünün; Öz amcası tarafından veya ailenin başka bireylerinin dahil olduğu bir cinayete kurban giden sekiz yaşında bir çocuğun cesedi kendisine getiriliyor. Para karşılığında bunu göm veya yok et deniliyor ve bu adam alçaklıkta ve canilikte eşi benzeri görülmemiş bir kabullenişle zavallı çocuğun cesedini üç kuruş para karşılığında götürüp dereye gömüyor. Sonra hiçbir şey olmamış gibi evne gidip normal hayatını sürdürebiliyor.
Çocuklarıyla oturup yemek yiyebiliyor belki küçük çocuğu var ise onu kucağına alıp sevebiliyor.
Üstüne bir de arayan köylülere iştirak ederek aramalara katılıyor!
Yahu bu nasıl bir insan tipolojisi, bu nasıl bir köy! Bunlar bu dünyadan olamazlar, insan olamazlar, başka bir canlı türü bu!
Ya amca ve belki cinayete ortak olan diğer aile üyeleri!
Bildiği halde gerçeği gizleyen akrabalar, orada yaşayan köylüler!
Küçücük bir çocuğu, kendi öz yeğenini nasıl öldürebilir bir insan!
Ulan bir çocuğa nasıl kıyabilir bir insan!
Şaşkınım, dehşet içindeyim, öfke ve nefretim tayfun olsa taş üstünde taş bırakmaz yıkardı o köyü!
Son bir yılda o kadar çok çocuk cinayetine şahit olduk ki, Gazze’de başı gövdesinden kopmuş bebeler, ateş bombalarıyla yakılmış sabiler!..
Allah’ım bu nasıl bir dünya!
İnsanlık denen şeyin son döneminde miyiz!
Vicdan, merhamet, onur, erdem!
Nereye gitti tüm bunlar yarabbi…
Çocuklar, en savunmasız, hayatın en güzel nimeti, yeryüzünün gül bahçeleri en iğrenç şekilde yok ediliyor.
Allahsız, kitapsız, imansız, insanlığın gelmiş geçmiş en alçakları tarafından yok ediliyor, katlediliyor!
Kimi aşağılık bir kavim tarafından Gazze’de bombalarla katlediliyor, kimi ise öz amcası ya da ailesi tarafından boğularak katlediliyor!
Ne lanet bir topluluk bu!
Bu nasıl bir acı!
Kahroluyorum, kahroluyoruz…
Sevgili Narin kızım; Biliyorum, biliyoruz ve eminiz ki, sen şimdi cennet bahçelerinde koşup oynuyorsun.
Ailenin sana tanımadığı çocukluğunu yaşama hakkını cennet bahçelerinde yaşıyorsun. Ama bil ki güzel kızım, 85 milyon kişinin yüreği senin için yanıyor. Mevlam sana rahmet eylesin.
Şu anda 85 milyon gözü yaşlı, gönlü yaslı insan, sana bu vahşeti reva görenlerin idam sehpasında, darağacında böğürerek can vermesi için yürek dolusu beddua ediyor.
Son söz Devletimize: İdam yasasını istiyoruz. Kısas istiyoruz, hemen istiyoruz!
Haksız yere cana kıyanların yaşama hakkı yoktur! Nefes alma hakkı yoktur! Cana kıyan her kim ise, devletin adaleti ertesi gün dar ağacını kurmalı ve vicdani adaleti tesis etmelidir.
Bunun dışında hiçbir hapis cezası adaleti sağlamaz. Hiçbir ceza vicdanları teskin edemez. Vesselam…
“Ey akıl sahipleri! Sizin için kısasta hayat vardır. Umulur ki böylece hem öldürmekten hem de öldürülmekten korunursunuz” Bakara/179. Ayet
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?